Korona virüs-Kelebek etkisi ve paradigma gerçekten değişiyor mu?

“Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtınalar kopmasına neden olabilir.” Bu cümleAmerikalı matematikçi ve meteorolog Edward Norton Lorenz tarafından ortaya atılan ve “Kelebek Etkisi” olarak adlandırılan “Kaos Teorisi”nin günümüzde yaşadıklarımızın bir nevi özeti ve somut hale gelişi. Lorenz, bu teorisinde dünyanın bir ucunda oluşacak küçücük değişikliklerin ya da bir süreç için de fark edilemeyen olgu ve olayların, bir sistemi önceden ön görülemeyen sonuçlara götürebileceğine dikkat çekiyor.  

Kaos Teorisi’ni bugün yeniden hatırlama nedenimiz ise korona virüsün şu anda tüm dünya ülkelerinde yarattığı yıkım. Geçen yıl Aralık ayında duymaya başladığımız, Ocak ayında ise Çin’den resmi kaynaklarca da kabul edilen ve kısa sürede 11 milyonluk Wuhan gibi bir kenti hayalet şehir haline dönüştüren bu virüs, bugün başladığı yerin dışına dünyanın dört bir yanına sıçrayarak ortalığı kasıp kavuruyor. Tüm toplumlar ve kesimler üzerinde trajik bir yayılım olurken, küresel ekonomik sistemi de depresyona (hızlı ekonomik daralma ve hızla artan işsizlik) sokarak günden güne felce sürüklüyor. Korona virüs elbette öncelikle bir sağlık tehdidi sorunu ancak gelinen noktada sağlıktan, ekonomiye, psikolojiden sosyolojiye varan iktisadi ve sosyal uzantıları ile de hızlı ve şiddetli bir yayılımla küresel sistemi kökünden sarsıyor. 

Korona virüs ya da son günlerde bilinen adıyla Covid-19; şimdiden “yayılma” ve “bulaşma” hızı, şiddeti ve yarattığı durumla Kelebek Etkisi’nin tarihte belki de en riskli örneklerinden biri oldu. Teoriyi doğrular şekilde Çin’de bir kişide ortaya çıkan bu virüs, bugün üstel ve veya geometrik bir yayılma ile küresel sistemde çok büyük ve öngörülemez bir kaos yarattı. 

Öyleyse bu teori bize dünyanın öngörülebilir bir modelde dönmediğini ve istesek de istemesek de kaosun hayatımızın bir parçası olduğunu gösteriyor. Sözlük anlamı ile kaos, “evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durum ve kargaşa” olarak tanımlanır. Kavram, Yunanca “boşluk, yarık, hudutsuzluk” anlamlarına gelen “khaos” sözcüğünden geliyor. Kaos genel olarak hayatımızın bir parçası olsa da hepimiz ondan kaçınmaya çalışırız. Çünkü tahmin edilebilir bir hayat; korkmadan evden çıkmamızı, hayatlarımızı ve geleceğimizi güvenle yaratmamızı sağlar. 

Peki insanlar için bu “kaos ya da şok geçtikten ‘sonraki gün’ yani yarın” nasıl bir gün olarak şekillenecek? Yunanlı Filozof Heraklitos’un deyişiyle “her şey değişir” ancak bu süreç, köklü bir paradigma değişikliğinin gerçekleşmesine yol açacak özelliklere sahip mi? Şimdiden salgının yeni bir dönemin başlangıcı olacağı konusunda büyük oranda fikir birliği söz konusu. Ancak küresel sistemin beklendiği gibi bir değişime girip girmeyeceğine ilişkin öngörülerin gelip durduğu yer ise dijitalleşme… Bu süreç sonunda yaşanan değişimi sadece dijitalleşmeye yönelik bir dönüşüm olarak yorumlamak bir paradigma değişiminden ziyade, son yıllarda hemen herkesin dilinden düşürmediği bir gelişmenin hızlanmasından başka bir şey değil mi! Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki bu insanın insandan yalıtılması hali yani “online” yaşam, çok da sevilmiş ve en azından yakın gelecekte çok da benimsenecek gibi görünmüyor.  

Diğer yandan yaşananlar, korona virüsün öncesi ve sonrası olarak tanımlanan şeyin bu olmadığına (ya da olmaması gerektiğine) işaret ediyor. Küresel anlamda sağlık sisteminin çöktüğü, üretimin durma noktasına geldiği, insanların korkudan dışarı çıkamadığı ve büyük bir belirsizlik olduğu için gereksiz harcamaların sıfırlandığı, tedarik zincirinin kopma noktasına geldiği, hizmet, sanayi ve finansal sektörün ciddi yara aldığı bu salgından önceki dünya ile salgından sonraki dünyanın aynı olmayacağına dair bir takım öngörülerin ileri sürülmesini de beraberinde getiriyor. Dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi olan BlackRock’un Yönetim Kurulu Başkanı Larry Fink’in müşterilerine yazdığı bir mektupta söyledikleri tam da bu noktada meselenin boyutlarını net bir şekilde özetliyor. “…44 yıllık finans hayatımda ben böyle bir şey görmedim.Virüs sadece piyasaları alt üst etmedi ya da küresel ekonomiyi resesyona sokmadı. Korona virüs, küresel piyasalarda çalışan bizim gibi insanların yıllardır büyük bir güvenle sarıldığımız prensipleri de yıktı geçti. Korona virüs geride kaldığı zaman dünya çok değişmiş olacak. Düşünme şeklimiz, alışveriş yapma alışkanlığımız, bir araya gelme ihtiyacımız ve seyahat etme sıklığımız da değişecek. Kısaca tüketim değişecek, iş dünyası değişecek. Tabii yatırımcının tercihleri de ….”* Fink’in bu sözleri de bize yaşadığımı sürecin sadece dijitalleşmenin hızlanması ile sonuçlanmayacağını söylüyor. 

Diğer yandan yaşananlar daha önceki krizlere (1918 İspanyol gribi, 1929 buhranı veya 2008 krizi) de benzemiyor. Ünlü ekonomist MIT Öğretim üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu, “Bu gerçekten şu ana kadar görmediğimiz bir şeye dönüşüyor. …pandemi, sanki bu kriz diğer üç büyük krizin elemanlarını bir araya getiriyor” diyor.**  Korona virüsle birlikte karşılaştığımız iktisadi ve sosyal uzantıları derin ve karmaşık bu sorunlar karşısında, çok yönlü çözümlere ihtiyaç var. Bu anlamda hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağından, küresel sistemin işleyişi açısından bir paradigma değişiminden söz edilse de nasıl bir değişimin yaşanacağına ilişkin büyük bir belirsizlik söz konusu. 

Bu durumda iyisi mi, “herhangi bir planımızı herhangi bir zamanda değiştirmeye” hazır olmalıyız. Ancak bunu sağlayabilen işletmeler, olay ve olguları gerçek zamanlı anlamlandırabilecek ve bu kaostan doğru sonuçlar üreterek yola devam edebileceklerdir. 

*Cüneyt Başaran’ın “V mi olur, U mu olur?’ tartışmasını bırak, BlackRock’u dinle!” başlıklı yazısı. https://www.haberturk.com/yazarlar/cuneyt-basaran/2631201-v-mi-olur-u-mu-olur-tartismasini-birak-blackrocku-dinle

**Habertürk Tv Kübra Par’ın sunduğu Açık Net Programı https://www.haberturk.com/tv/program/acik-ve-net/238/681325

Comment

There is no comment on this post. Be the first one.

Leave a comment